17 Ocak 2015 Cumartesi

Oradea-Yolculuk Başlasın !

     4 Eylül 2014 saat 03:15’te Oradea Gara Mare’den (Büyük Gar) unutulmaz Balkan turum başlıyor. Tüm hazırlıklarımı tamamladım ve tren istasyonunda geldim. İlk trenim Oradea - Timisoara arası. 3 saatlik yol olduğu için rezervasyon yapma gereksinimi duymadım.



             Gardayım.

       Trenlerin üzerinde rota yazmadığı için kondüktörlere Timisoara treninin nerede olduğun sormaya çalıştım. Yabancı olduğumu anlayınca ummadığım yalın bir İngilizce ile nereli olduğumu sordu. “Turcia” deyince gözlerindeki anlamsız ama bir o kadar hoşuma giden parıltıyı görünce istemsizce gururlandım. Tur boyunca Türk olduğumun yarattığı sempatiklikleri ilk gördüğüm ve göreceğim yer burası oldu. Kondüktör amcanın “George Hagi”, “Galatasaray” ,” İstanbul”, “Osman Pasha” kelimelerini sarf etmesiyle mutluluğum daha da arttı. Memleketimden 1000 küsür kilometre ötede gecenin bir yarısı cennet vatanımı bana anlatmaya çalışan orta yaş üzeri Rumen bir vatandaş beni nasıl böyle mutlu edebildi ? Ardından bir de “Selamunaleyküm” , “ Müslüman” demesin mi ? İşte şimdi koltuklarım iyice kabardı. Ben de yıkık dökük Rumencem ile “Multumesc” diyerek teşekkür ettim kendisine.


     Rumen trenlerini görünce Harbiye yıllarımda Bilecik-Ankara arasında gittiğim Cumhuriyet Ekspresi’nin kıymetini daha da anladım. Her biri o kadar virane halde ki anlatamam size. Rumen ergenlerinin trenleri tanınmaz hale getirdikleri grafitiler de cabası. Kısa mesafe olmasından mı bilinmez trenler Sincan-Ankara arasındaki banliyö trenlerinin tıpatıp aynısı. Türkiye’de görmeye alışkın olmadığım bir tablo. “Gipsy” denilen bizim de “çingene” diye tabir ettiğimiz insan güruhu her yerdeler. Ama zararsızlar. Sadece yabancı olduğunuzu anladıkları zaman üzerinizde anlamsız bir çift göz bulabilme ihtimaliniz var. Gipsy’lerden bir teyze yerleri süpürüyor. Sanki süpürürken başka bir şey arıyor zeminde. Belki değerli bir eşya, belki karnını doyurmaya yarayacak birkaç Rumen Lei’si.Tam bu sırada Macaristan’a giden IR diye adlandırılan uluslararası tren düdük çalarak yanaşıyor perona. Nedense onların kondüktörleri bayan! Zor meslek vesselam. Helal olsun.

     Romanya’da gördüğüm diğer bir olay da vagonların eklenip çıkarılması. Bükreş’ten Oradea’ya gelirken Türk arkadaşlar sıkı sıkı tembihlemişti doğru vagona binmemiz konusunda. Son durakta ineceklere ön vagonda yer veriyorlar. Ara duraklarda arka vagonlar çıkartılıyor ve o istasyonda kalıyor. Değişik bir uygulama.



     Balkan turu için kendime yol arkadaşı olarak Ahmet Ümit’in Bab-ı Esrar adlı kitabını seçtim. Kalınca bir kitap ve tur sonunda bitirmeyi planlıyorum.



     Bir kırmızı çantama bir de suratıma bakan insanlardan bedenime manasız bakışlar ulaşmaya devam ediyor.
  
     Sonunda beni Timisoara’ya ulaştıracak olan tren geldi istasyona. Rezervasyonum olmadığı için boş bulduğum bir koltuğa oturdum. Vagon içi hunharca havasız. Yan koltuktaki kafeste bulunan kedi de ortamın havasızlığına iğrenç bir koku salmış. Gözüme çarpan diğer bir husus da vagonların amaçsızca yüksekte olması ve vagon içerisinde bulunan iğrenç ve işlevsiz basamaklar. Engelli vatandaşlar ya da yaşlılar için nasıl bir çözüm bulmuşlar acaba ? Daha şimdiden yüzlerce soru işareti kafamı kurcalamaya başladı.
 
     Sonunda görevli geldi ve biletimi uzattım. Kendisi Balkanflexi pass biletine pek de alışkın değil sanırım. Uzun uzun biletimi inceledikten sonra günün tarihini attı. 4’ü 5’e benzeterek yaptı. Eğer Belgrad’da planım ile ilgili bir sıkıntı çıkarsa günden tasarruf etmek amacıyla 4’ü 5’e benzeterek yoluma devam edebilirim. (Bu arada bilette yer alan açıklamaya göre tarihi benim atmam gerekiyor. Ama her defasında uygulamayı bilmediğimi, turist olduğumu belirten açıklamalar yaptım ve kondüktöre attırdım tarihi.) Tren sandığımdan daha hızlı çıktı. Ya da gece olduğu için bana öyle geldi. Yolculuk devam ediyor.

     Bu Rumenler ne kadar da konuşuyor. Kedinin sahibi ile yanında oturan vatandaş (ayakkabılarını da çıkarmış, kokuya koku katmış!) Balıkesir’deki komşu teyzelerim gibi hiç susmuyorlar. Ne hakkında konuşuyorlar acaba ? Belki de beni çekiştiriyorlardır. Belki de Çavuşesku dönemini anlatıyorlardır. Bir ihtimal Avrupa Birliği'nden bekleyip de bulamadıkları konuları tartışıyor da olabilirler. Kim bilir ? Kondüktör de muhabbetlerine katıldı. Haydaa! Bu nereden çıktı şimdi ? En iyisi kitaba başlamak. Tekrar merhaba Ahmet Ümit. Bu durumdan sanırım beni bir tek sen kurtarabilirsin.



     Oradea-Timisoara arasında nerede olduğumu bilmediğim bir yerdeyim. Ama kendimi Konya’daki bir hikayede buluyorum. Şems-i Tebrizi ile çoktan tanışmıştım Tiimisoara’ya vardığımda.

2 yorum :

  1. Kullandığınız dil akıcı ve samimi. Tebrik ederim,çok başarılı.

    YanıtlaSil